top of page
Search

EzekiEL Business Review -Yabaniliği Yenmek İçin İletişim ve Kalpten Öğrenme Metodu-1

Bir önceki mailde anlaşılmama ve barbar konusunu üzerinde durmuştuk. Bugünkü yazımızda da babarlık konusundan iletişim kanallarını öğrenen insanın gelişimine değineceğiz.


İnsan iletişimle öğrenebilen ve gelişebilen bir varlıktır. İletişim ile medeniyete kavuşur. Eğer iletişimi hayatından çıkarırsa, medeniyetten vahşet çöllerine düşer. Vahşi Arapça "evcil ve sosyal olmayan, evcilleşmemiş, yabani" demektir. Yaban ise Farsça bir sözcük olup anlamı "verimsiz ve çorak yer, bozkır, çöl"dür.


İnsanın hammaddesi topraktır. Toprak işlenmezse verimsizliğe, vahşiliğe, yabani hayata, barbarlığa doğru yol alır. İnsan ilk iş olarak toprağını iletişim ile yoğurup vahşetten medeniyete adım atar.


Eski Türkçe öğren kelimesi "alışmak, evcilleşmek, ünsiyet kazanmak" anlamlarına gelir. Keza insanın kökeninin bir anlamı da ünsiyettir. Ünsiyet "evcil ve alışık olmak, insancıllık", bu sözcüğün kökeni olan anisa kelimesinin de "alıştı, yumuşadı, yakınlık gösterdi" anlamları vardır.


Biz insanoğlu ham olarak yabaniyizdir. Yaban hayattan geldiğimiz için tüm duygular ham olarak evcilleşmemiştir. O duyguları evcilleştirip, sakinleştirip, yumuşatıp, güven ortamı hazırlayarak medeni hayata hazır hale getirmek gerekir.



Bir alime göre öğrenmek, değişimi kabul etmek demektir. Öğrenmek için ilk adım içeriye verilerin akması lazımdır. Lakin asıl mesele içeri giren verilerin, dönüşümü başlatması gerekir. Dönüşümün başlaması için ilk olan hadiseyi tanımak lüzum eder. Bu hadisenin adı "sıkılmak"tır. Cebrail Hz. Peygambere ilk vahyi getirirken "ikra" yani "oku" dedi. Ardından da bir sıkma işlemi gerçekleşti. Ve bu hadise 4 kere vuku buldu. Dördüncü işlemden sonra okuma gerçekleşti. Biz bu olaydan şöyle bir formül çıkardık. Bir şahsın okumayı seçmesi için baştan sıkılmayı da kabul etmesi gerekir. Çünkü içeri giren her veri bünyeyi değiştireceği için sıkılma kanunu kaçınılmaz olarak olacaktır.


Sıkılma hem maddi ve soyut imtihan ve sınavlarla gerçekleşeği gibi aynı zamanda bir şeye ilgi ve alaka duymadan, heyecan hissetmeden can sıkıntısı şeklinde de tezahür edebilir.


İşte tam da bu öğrenme aşamasında gerçekleşen sıkılma fiilinin açığa çıkmasıyla birey elindeki irade mekanizmasını devreye sokarak işi daha eğlenceli hale getirmek ister. Yani okuyarak, öğrenerek, değişip dönüşerek gerçekleşecek bir süreçte acıdan kaçıp kolayı seçer. Ve kendisini oyalayacak, olduğu yerde güvenli alanda durduracak aktivitelere yönelir. Risk alarak, zahmete girecek bir yolculuğu başlatmaz.


Öğrenmenin İngilizce karşılığı learn kelimesidir. Learn "bir bilgiden istifade etmek, ders çalışarak yetenek sahibi olmak, deneyimlemek ve öğrenmek" anlamlarına gelen İngilizce bir kelimedir. Bu kelimenin Almanca kökü "lore"dur. Lore "irfan, özellikle eski zaman bilgileri, mitolojik kavramlar, töresel bilgiler" demektir. Bir manası da "sürüngen"dir.

İngilizcede bir tabir vardır: "Learning by heart" yani "kalpten öğren"... Bu sözü daha da derinlemesine işlemek için beynin katmanlarına inmek gerekir.

Dr. Paul Maclean beyni 3 katmana ayırmıştır. Sürüngen beyin Duygusal beyin Mantıklı beyin Biz, bu sürüngen beynin bugüne kadar yeterince anlaşılmadığını düşünüyoruz. Bu beyin basit ve primitif canlılarda bulunur. Dışarıdan öğrenmeyi almaz. Hayatta kalma ile ilgilenir. Çok basit ve sadedir. Bununla birlikte ilk atalarımızdan beri duyduğu her mitolojik, dini, felsefi, töresel bilgileri hafıza tarlasına da kaydetmiştir. Burası muazzam bir gizli hazinedir. Bu hazine de bütün genetik kodlarımız yazmaktadır. Bu kodlar dışarıdan gelen her türlü uyarıcıyla harekete geçirilebilir. Olumlu da olumsuz da olabilir. Bu tarlada bütün irfan bilgileri mevcuttur. Bu tarlayı sürüp biçtik mi, bir daha asla kolay kolay ürünlerimizi kaybetmeyiz. Atalarımızın bugüne kadar ki bütün deneyimlerini arifane olarak içimizden açığa çıkartabiliriz. Şimdi yukarıdaki etimolojik kavramlara geri dönüp bu sürüngen beyin ile yeni bağlantılar kurarsak... learn dedik yani öğrenmek, heart dedik yani kalpten yapmak, lore dedik yani irfani bilgileri, töresel bilgileri yeni bilgi ile harmanlayıp yeni anlayış kazanmak, irfan "bilme, bilgi, özellikle pratik bilgi, usül ve örf bilgisi" demektir. Bu kökten türeyen arif tarif örf marifet gibi çok önemli kelimeler de mevcuttur. Bir kişi "zihinden öğrenirse" genel anlayış ve bilgisine göre bir network ya da connectom oluşturuyor. Connectom "beyindeki nöronların bağlantısallığının oluşturduğu bir ağ"dır. Eğer kişi sahip olduğu ağı sürekli güncellemezse, yenileriyle destekleyip genişletmezse, kendisini geliştirmeyi durdurursa sürüngen beynin aktivitesi artıyor. Diğer beynin katmanları devre dışı kalıyor. Ve kişiyi yabani bir dünyaya hapis ediyor. Eğer kişi elindeki en büyük silah olan iletişimi kullanarak iç ve dış dünya ile haberleşmeye geçerse öğrenme işlemi başlıyor. Ve öğrenme ya zihni ya da kalbi bir stille gerçekleşiyor. Eğer zihin ile olursa öğrenme hızı yavaşlayıp unutma da bir o kadar artabiliyor. Eğer "kalpten öğrenme" sağlanırsa, en alt dünyadaki "sürüngen beyin" denilen ve kalp ile direk ilişkisi olan bu bölge aktive olursa, bir bilgi belki on binlerce belki yüzbinlerce kadim olaylarla içsel olarak bağlanıyor. Bu bağlantı olurken kişi ne olduğunun bilincinde olmuyor. Sadece zihni hiç enerji harcamadan her şeyin gönülden geldiğine şahid oluyor. Çünkü en alt katmandaki arifane bilgi denizinde network ile yeni bir bilgi ilişkilenerek network'ü çok canlı hale getiriyor. Ve beynin tüm katmanları iletişime geçerek kişiyi dönüşüme sürüklüyor. Bu nedenle bizler çabuk yol alıp, çok geniş bir anlayışa erişmek, şu kısa ömrümüze çok büyük işler başarmak istiyorsak, kesinlikle "kalpten öğrenmeye" birinci derecede önem vermeliyiz. Çünkü içimizde keşfedilmemiş muazzam bir irfan hazinesi yatmaktadır. Zeki Uyar



34 views0 comments
Post: Blog2_Post
bottom of page